10 Nisan 2011 Pazar

48

Arabesk nameler dönüp duruyordu
Dönüp duruyordu ya, durmuyordu hiç.
Ya da biz duruyorduk.
Çok güçlü. Arabesk namelerin sarsıcı çığlıkları.
İçimizde oluşuyordu, an be an.
Midemize kramplar sokarak büyüyen sessiz ve arabesk bir çığlık oluşturuyorduk.
Arkamı dönmeye çalıştım.
Gözlerim yazılara kenetlenmişti çaresizce.
İki göğsümün arasından yayılan sıcaklık beni dehşetle büyülüyordu.
Adamın nefesi yüzüme, adamın nefesi boynuma çarpıyordu.
Adamın sesi kemiklerimi uyuşturuyordu.
An, nefesimizi kesiyordu.
Girdap olmuş arabesk çığlık.
Adam-ses-nefes-an
Ani an
An sünüyordu.
Bakışlarım, bedenim sünüyordu.
Nefesim kesildi.
An bitmedi.
Adam hareket etmedi.
Ben de etmedim.
Boşaldık.
Bir sigara yaktık.
Bir sigara yaptık.
Sakince bıraktık kendimizi arabesk namelerin geçici iniltilerine.
Bu hep böyle tekrar etti o gece.

ayanlar ile bayanlar

Ah o elitist yavşaklar-
Yavan konuşmalar,
Bayan bakışmalar,
Yalan atışmalar.
Yaşasın cumhuriyet!


Bettie Page



__________________
Ve Ortaçgil eşlik etti bize o gece tüm elitistliği, yalan atılımları ile.
Atıştırmalık olacak bu gece rüyalar.

3 Mart 2011 Perşembe

Howl by Allen Ginsberg-çeviren: Şenol Erdoğan

Tüm bu Kitaplar Cennetten Çıktı.
Carl Solomon için
I
gördüm kuşağımın en iyi beyinlerinin çılgınlıkla yıkıldığını, histerik çıplaklıklaaçlıktan geberdiğini,zenci sokakların şafağında gördüm onları bozuk kafalarıyla mal ararken,gecenin makinesinde yıldızlı dinamo ile eski cennetsel bağ için yanıp tutuşanmelek kafalı hipsterler,yoksulluk ve paçavralar ve sahte gözlerle şehirlerin üstünde yüzen sıcak suyuolmayan ucuz odaların doğa üstü karanlığında yükseğe doğrulup sigara içerkenjazzı seyredenler,Yaradan’ın cennetinde zihinleri apaçık olanlar aydınlatılmış ucuz çatı katlarındave yeraltlarında Muhammed’in dolaşaduran meleklerini görenler,
Arkansas ve Blake-
ışığı trajedisi arasından parlak ifadesiz halüsinatif gözlerlebilgi savaşının üniversitelerinden geçip gidenler,akademilerden delilik ve ahlaksızlığa düzdükleri methiyeleri kafatası üzerindekipencerelerde yayınladıkları için tekmeyi yiyenler,parasını çöp sepetlerinde yakarak ve dehşeti duvardan dinleyerek tıraşsız
odalarda don gömlek sinenler,
apış arasındaki marihuanayla Laredo’dan dönerken New York’da içeri tıkılanlar,
ucuz otellerde ateş yiyenler ya da Paradise Alley’de terebentin içenler, ölüm, yada geceden geceye gövdelerini arafta bırakanlar,düşlerle, ve uyuşturucularla, uyandıran kabuslarla, alkol ve sik v
e sonsuz
taşaklarla,ürperen bulutların emsalsiz kör sokakları ve Canada ve Paterson’un kutuplarınadoğru sıçrayan aradaki zamanın hareketsiz dünyasını aydınlatan aklın şimşeği,geçitlerin peyote dayanışması, arkabahçe, yeşil, ağaç, mezarlık sabahları, çatıkatlarında şarap kafası, kafaları iyi olduğu esnada çıktıkları zevk gezilerindemahallelerin dükkanlarının vitrinlerinde trafik ışıkları gibi yanıp sönen neonlar,güneş ve ay Brooklyn’in sert kışının alacakaranlığındaki ağacın titremesi, esrar 
külünün la
neti ve aklın yüce ışığı,hayvanat bahçesi ışığının iç karartıcı parlaklığında boğazları paramparça vekasvetli beyinleri örselenmiş,benzedrine boğulmuş halde rayların ve çocuk seslerinin gürültüsü arasında
titreyerek 
Battery’den Bronx’a sonsuz bir gidiş için kendilerini yeraltında zincirleyenler,gece boyunca Bickford’da loş ışığın altında dibe vurmuşçasına gömülüpkalanlar ve dışarı çıkanlar ve gün ortasında ıssız Fugazzi’de bayat bira içerek otomatik plak çalarda çatırtıları dinlemeye mahkum olanlar,
ye
tmiş saat durmaksızın konuşarak, parktan mekana, mekandan bara, bardan
Bellevue’ye Belleuve’den müzeye, müzeden Brooklyn Köprüsüne
ayın ötesinde/ki Empire State’in pencere pervazlarından sarkan yangın
çıkışından atlayan platonik belagatçilerin yitik bölüğü
,
olayları ve anıları ve anekdotları ve görme zevkini ve hastane şoklarını vecezaevlerini ve savaşları bağırıp çağırıp fısıldayıp kusarak konuşanlar,yedi gün yedi gece harap olmuş anımsamalarıyla parıldayan gözlerlekaldırımların üzerini örten mağlup sin
agog eti,
artlarında Atlantic City Hall’ün belirsiz resminin kartpostalını iz bırakıpZen New Jersey’i terk ederek hiçbir yere doğru gözden yitenler,kederli Doğunun sıkıntı veren terlemesiyle Tanca’nın kemik gıcırdatanları
Çin’in migreninden mustarip, iç
karartan döşemesiyle Newark’ın boktan bir odasında esrarın etkisiyle pelte
-k-
leşenler,geceyarısı demiryolu boyunca oradan oraya amaçsızca gidip gelen yurtsuzlar,hiç kalp kırmadan çekip gidenler, gece, yükvagonlarında yükvagonlarındayükvagonlarında sigaralarını yakanlar,eroin için para sızdırmaya çalışarak dalavereyle, yalnızlık hissi verençiftliklerinden geçenler büyükbabanın,Kansas’ta kozmosun tinlerinde vızıldayıp ayaklarına değin titrediklerini
hissettiklerinde Plotinus Poe St. John üzerine kafa
yorup haç çıkarıp telepati,bop ve kabala ile uğraşanlar,Idoha sokaklarından birbaşına geçip giderek düşsel Kızılderili meleklerle düşselKızılderili melekleri arayanlar,parıldadığında Baltimor çılgına dönüp doğaüstü esrimeye dalanlar,etkisiyle kış gecesinin ortasında sokak ışığının küçükkent yağmurununOklahoma’nın Çin göçmeni herifleriyle limuzinlerde takılanlar,Houston’da aylak ve aç cansıkıntısıyla yalnızlığın jazz seks ya da çorba içintakılanlar Amerika ve Sonsuzluk hakkında tartışmak için parlak İspanyolların peşinden
gidip,
Afrika’ya giden bir gemiye çaresiz kapağı atanlar,artlarınca Chicago’nun mekanlarında yakılmış şiirlerin külünden lav işçitulumlarının gölgesi ve döküntülerden başka hiçbir şey bırakmayarak Mexicovolkanlarında gözden yitenl
er,
Batı Kıyısı’nda F.B.I’ı soruşturarak sakallı ve kısa pantolonlu büyük barışçılgözleri ve cinsellik kokan koyu derileriyle hatların ötesinde bildiri dağıtıpyeniden ortaya çıkanlar,cigaralarını üstlerinde söndürerek Kapitalizmin ot tezgâhını protesto
edenler,
Staten Island feribotu bastırdığında korkunç sesini Wall’un ve bastırdığında LosAlamos’un korkunç seslerini feryat ederek çırılçıplak soyunarak UnionMeydanı’nda kıyakkomünist bildiriler dağıtanlar,
 
beyaz okullarında yerleşmiş çetelerin doğrulttukları makineler karşısında çıplak ve titrek ağlayarak yere yığılanlar,düzüşmeksizin haykırarak sevişmekten, “zıkkım”lanmaktan ve oğlancılıktanbaşka hiçbir şey yapmadıkları için bir suçu olmayıp polisaraçlarında mest olmuş
halde enselerinde dedektifler bitenler,
metroda dizlerine vurarak uğuldayanlar ve elyazmalarına bir göz atıp siklerinipantolonları üstünden sıvazladıkları için uzayıp gitmesi istenenler,bi işleri olmadığından azizimsi motorculara götlerini siktirip zevk çığlığı atanlar,meleksi insanlıklarıyla uçanlar ve uçuranlar, Atlantik ve Karayip aşklarınıokşayan denizciler,gülbahçelerinde, halk parklarının çimlerinde ve mezarlıklarda önüne gelenherkese özgürce spermlerini attırarak sabah akşam otuzbir çekenler,durmaksızın hıçkırarak tükenenler, kıkırdayıp coşarken sarışın & çıplak bir melek artlarında belirdiğinde deşmek için onları palasıyla, bir Türk Hamamınınodasında mahvolanlar,aşkoğlanlarını kaderin şirret üç ihtiyar kaşarına, heteroseksüel doların tek gözlükaşarına, dölyatağından göz kırpan ve kıçını kırıp oturmaktan,dokuma tezgâhındaki aydınlanmış altın sarısı ipleri kırpmaktan başka bir şeyyapmayan tek gözlü kaşara kaptıranlar,doyumsuzca ve esriyerek çiftleşenler bir bira şişesiyle bir sevgiliyle bir sigara
paketiyle bir mumla ve y
ataktan düşenler,ve zemin boyunca yuvarlanıp salonu sürüklenerek devam edip duvarın dibineyaslanarak son amcık vizyonuyla nihayetinde kendinden geçenler ve bilincinson attırımından sıyrılarak gelenler,günbatımında milyonlarca kızın amcıklarını akıtanl
ar ve sabah yeri gözleri
kıpkırmızı olsa da gündoğumunun deliğini de sulandırmaya hazır olanlar,ahırlarda götleri alevlenenler ve göllerde çıplak olanlar,sayısız çalıntı gecearabasıyla Colorado’da bir boydan bir boya orospulukla hayat
sürenler,
N.C, bu şiirin gizil kahramanları, yarakadam, Denver’ın Adonis’i, yemek vaktiarkabahçede sayısız kıza döşeyerek akıtanlar, sinemanın arka koltuklarındatakanlar, sarsakça yan yana dizilenler, dağların tepelerinde mağaralarda bildik;
 
sıska garson kızlarla ıssız yol kenarlarında oynaşanlar 
-
elbiselerini yukarısıyırarak & bilhassa kıyı benzin istasyonları tuvaletlerinde “tekbencilik”yapanlar & memleketin çokça ıssız yollarında; solgun demode büyük leşsinemalarında, düşlerini değişenler, ansızın Manhattan’da uyananl
ar ve
kendilerini bodrum katlarından dışarı atarak, kalpsiz Macar şarabınıntüketmişliği ve 3. caddenin demir düşlerinin dehşetiyle işsizlik maaşlarını almak adına, büroya dek tökezleyerek yürüyenler,Tüm bir gece boyunca karla kaplı iskelelerde kan dolmuş ayakkabılarıylayürüyüp, East River’da arzu dolu esrar odalarının kapılarında açılması içinbekleşenler,Hudson kanyonunun dik kayalıklarına kurulu evlerinde ayın savaş zamanıışığına benzeyen projektörün mavi ışığında büyük intihar dramaları yaratanlar &başlarında defne taçlarıyla unutulacak olanlar,Düşlerinde kuzugüveci yiyenler ya da Bowery nehrinin çamurlu sularında
yengeç lüpletenler,
sarma kâğıdı ve kötü müzikle mal satıcılarının arabalarında sokaklarınromansına ağlayanlar,Bir köşede oturup köprü altının karanlığında nefes alanlar, tavanaralarında
klavsenle orgazm olanlar,
Teolojinin turuncu sandığıyla tüberkülozlu bir göğün altında alevlerle taçlanmışHarlem’de altıncı katta öksürüğe boğulanlar,Gece boyunca sihirli sözlerle esriyip sallanıp yuvarlanarak bir şeyler karalayanlar, tan ağarmasının sarılığında anlamsızlığın şiirini yazdıklarını
görenler,
Salt bitkisel bir krallık düşleyip de çürümüş hayvanlar ciğer yahnisi yürek paçapancar çorbası ve Meksika pizzası pişirenler,bir yumurta peşinden et kamyonlarının altına dalanlar,saatlarını çatılardan fırlatarak zaman dışı sonsuzluğu seçenler & sonraki on yıl
boyunca her gün çalar saat sesine uyananlar,
art arda en az üç defa bileklerini kesip de başarılı olamayan ve vazgeçipmecburen içinde yaşlanıp mızmızlanacakları bir antikacı dükkânı açanlar,kurşuni dizelerin patlamaları & cepleri dolmuş modacıların kafa ütüleyensafsataları & reklamcılığın ibnelerinin nitrogliserin çığlıkları & zeki editörlerinfesatlığının zehirli gazında Madison Avenue’da uy
duruk elbiseleri içinde
 
yanarak tükenenler, ya da Mutlak Gerçek’in taksicilerinin sarhoşlukla çarpıp
yere devirdikleri,
Brooklyn Bridge’den atlayanlar, bu gerçekten oldu ve yitik adımlarlayürüyenler Çin mahallesinin büyüsünde ruhları kendinden geçenler 
y
ol boyu çorba & yangın kamyonları, beleş bira yok,umutsuzluk içinde pencerelerden dışarı country söyleyenler, metro kapılarındanfırlayanlar, pislik Passaic durağında atlayanlar, zencilerin üzerine atılanlar, tümsokak boyu ağlayanlar, yalınayak şarapkadehi kırıkları üzerinde dans edenler,
1930
′ların Avrupasının nostaljik tükenmiş Alman jazz fonograf kayıtlarınıparamparça edenler, viskiyi tüketip inleyerek ıstırap içinde iğrenç tuvaletlerdeçıkaranlar, kulaklarında inlemeler ve uğultusu devasa buhar kazanlarının.geçmişin seyahatlerinin otoyollarından aşağı uçar gibi birbirlerini Golgotha’yataşırcasına yol alanlar hapis
-
yalnız uyanık veya Birming
-
ham jazzın vücutbuluşu,sonsuzluğu bulmak için benim bir vizyonum ya da senin bir vizyonun ya da
onun bir vi
zyonu var mı diyerek tüm ülkeyi arabayla yetmişiki saatte katedenler,Denver’a yola çıkanlar, Denver’da ölenler, Denver’a geri dönenler & boşyerebekleyenler, Denver’ı bekleyenler & kuluçkaya yatanlar & Denver’da yalnızkalanlar ve sonunda Zamanı keşfetmek için uzayıp gidenler & şimdi Denver bukahramanları için yalnızlıktan sıkkın,Ruh bir saniyeliğine de olsa saçlarını halelendirene dek ışığıyla umutsuzcakatedrallerde dizleri üzerine çökerek birbirlerinin kurtuluşu ışık ve sineler için
yakaranlar,parçal
anmış zihinleriyle altın gibi kafaları yüreklerinde gerçeğin tılsımıcezaevinde imkansız suçlar için beklerken Alcatraz’a tatlı blueslar düzenler,bir alışkanlığı yetiştirmek için Mexico’ya ya da Rocky Dağlarına Buddha’yıyumuşatmaya ya da oğlanlar için Ta
nca’ya ya da kara lokomotif için Güney
Pasifik Hattı’na ya da Narkissos için Harvard’a mezarlıktaki papatya öbekleri
için Woodlawn’a çekilenler,
radyoyu hipnotizmayla suçlayarak akılsağlığı davası açılmasını talep edenler 
ama delilikleriyle elleriyle karar 
ları askıda bırakan bir jüriyle kalakalanlar,New York Şehir Kolejinde Dadaizm sunumu yapanların üzerine patates salatasıatanlar ardından tıraşlı kafalarıyla ve intiharın soytarı söyleviyle akılhastanesiningranit basamaklarında lobotomiye kuvvetle istek 
duyanlar,
ve bunun yerine kendilerine İnsülin ve Metrazol şok terapisi elektrikli su terapisipsikoterapi meşguliyet terapisi masa tenisi & hafıza kaybının somut boşluğu
sunulanlar,
katatoni içinde kısasüreliğine duralarken şakası olmayan bir karşıkoyuşlayalnızca sembolik bir pinpon masasını devirenler,
 
yıllar sonra kandan peruklarını saymazsak geriye kel dönenler, Doğununkaçıkkent koğuşlarında salt delirmişlerde zuhur eden kötü kader esriklik 
içerisinde parmakla(n)mak,Pilgrim State’in Rockland’in ve Gre
ystone’un kokuşmuş koridorları, ruhlarınıngölgeleriyle ağızdalaşına girenler, geceyarısı aşkın topraklarında
-dolmen setleriüzerinde-
bir başına sallanıp yuvarlanarak, yaşam düşü bir kabus, vücutları aydenli ağır taşa dönenler,
nihayetinde anayla******, ve ucuz apartman dairesinin penceresinden
fırlatılmış son fantastik kitap, ve sabahın 4ünde kapatılmış son kapı, ve cevabenşiddetle duvara çarpılmış son telefon, ve zihinsel mobilyası son parçasına dek boşaltılmış son döşeli oda, gömme dolapta tel askıya iliştirilmiş kağıttan sarı bir gül, ve bu düşsel bile olsa, hiçbir şey ama küçük umut dolu bir sanrı işte
-
ah, Carl, sen güvende değilken ben de güvende değilim, ve şimdi sen gerçektenzamanın tüm pisliğinin içindesin
-
ve bundan dolayı buz tutmuş sokaklar boyunca koşanlar, elips katalog metretitreşen düzlem kullanımının simyasındaki ani parıldamaya takıntılı,hayal kurup bitiştirilmiş imgeler boyunca zaman ve uzayda somutlaştırılmışgeçitler açanlar ve 2 görsel imge arasında ruhun başmeleğini kapana kıstıranlar ve doğadaki elementlerin özlerini birleştirip Pater Omnipotens AeterneDeus’nun heyecanıyla coşup bir sıçrayışta bilincin ismini koyup çizgisini
belirleyenler,
yoksul beşeri nesrin ölçü ve söz dizinini yeniden yaratmak için ruhlarındakafalarındaki çıplak ve sonsuz düşünüşün ritmini uyumlu kılacak ikrarıreddederek huzurumuzda dilleri tutulmuş ve zeki ve utançla titreyerek ayakta
dikilenler,
Zamandaki kaçık serseri, ve kutsanmış melek, bilinmeyen, yine de ölümden
sonraki zaman boyunca söylenecek ne varsa koyanlar ortaya,
Ve jazzın hayaletimsi giysisiyle orkestranın altın rengi nefesli borularınıngölgesinde yeniden dirilerek doğrulanlar ve Amerika’nın çıplak zihninin aşk içinçektiği ıstırapları, kentleri son radyosuna varasıya paramparça eden eli el
i
lamma lamma sabacthani çığlığıyla üfleyenler saksafonuparçalanarak vücutlarından çıkartılmış yaşam şiirinin saf kalbiyle ki bin yıl
afiyetle yenir.
 
II
Alüminyum ve çimentodan nasıl bir sfenkstir ki kafataslarını açıp parçalamış
beyinleri ve imgeleri y
iyip bitirmiş?Molok! Yalnızlık! Pislik! Çirkinlik! Külkovaları ve elde edilemez dolarlar!Merdiven diplerinde çocuk çığlıkları! ordularda hıçkırarak ağlayanoğlançocukları! Parklarda gözüyaşlı ihtiyar adamlar!
Molok! Molok! Kabus Molok! sevgisiz Molok! Zihinsel Molok! Molok ezici
yargıcı insanların!Molok akıl almaz zindan! Molok kurukafa bayrağı çekilmiş ruhsuz hapishane veelemlerin kurultayı! Yapıları yargı olan Molok! Savaşın sayısız taştan abidesiMolok! sersemlemiş hükümetler Molok!
zihni salt bir ma
kine olan Molok! damarlarında kan yerine para dolaşan Molok!parmakları on ordu olan Molok! göğsü kendi cinsinin etini tüketen bir dinamoolan Molok! kenarlarından dumanlar tüten bir gömüt olan Molok!Molok gözleri binlerce kör pencere! uzun sokaklarında e
bedi Yahovalar gibi
gökdelenler dikilen Molok! sis içindeki fabrikalarında düş kurup cavlağı çekenMolok! devasa bacaları ve antenleriyle kentleri taçlandıran Molok!Sevdası sonsuz petrol ve taş olan Molok! ruhu elektrik akımı ve bankalar olan
Molok! yoksu
nluğu dehanın sureti olan Molok! yazgısı cinsiyetsiz bir hidrojenbulutu olan Molok! Molok adı us olan!Molok içinde yapayalnız oturduğum! Kendinde melekleri düşlediğim Molok!Molok Delirdiğim! Sikemiciyim Molok’ta! Aşksız ve erkeksizim Molok’ta!
Molok ruhuma çok önceleri giren! Molok içinde gövdesiz bir bilincim ben!
Molok beni doğal esrikliğimden korkutan! Kendimden geçtiğim Molok!Uyandığım Molok! Gökyüzünden boşalan ışık!Molok! Molok! Robot apartmanlar! görünmez banliyöler! hazine çatıkları! kör 
sermay
eler! şeytansı endüstriler! hayaletimsi uluslar! mağlup edilemeztımarhaneler! granit yaraklar! canavarca bombalar!Onlar Cennete kaldırırken Molok’u parçaladılar sırtlarını! Kaldırım taşları,ağaçlar, radyolar, daha bir dünya şey! zaten varolan ve hep içinde olduğumuzşehri Cennete kaldıranlar!
Vizyonlar! kehanetler! halüsinasyonlar! mucizeler! esrimeler! Amerikan
nehrinde batıp gitti!
 
Düşler! tapınmalar! aydınlanmalar! dinler! bir gemi yükü duygu zırvası!

Kirişikırmalar! nehrin diğer tarafına! evirip çevirmeler ve çarmıha germeler!tufana kapılıp gitti! Yükselmeler! Anlık tanrı görümleri! Umutsuzluklar! Onyılın hayvani çığlıkları ve intiharlar! Bellekler! Yeni aşklar! Kaçık nesil!Zamanın kayalıklarından aşağı!
Gerçek kutsal kahkaha nehirde!
Gördüler her bir şeyi! vahşi gözler! kutsalhaykırışlar! Çekip gittiler eyvallah deyip! Atladılar çatıdan! ıssızlığa! elsallayarak! yanlarında çiçeklerle! Nehre doğru! sokağa!
III
Carl Solomon! Seninleyim Rockland’da
benden daha kaçık olduğun
Seninleyim Rockland’da
fazlasıyla tuhaf hissettiğin
Seninleyim Rockland’da
annemin gölgesine öykündüğün
Seninleyim Rockland’da
on iki sekreterini öldürmüş olduğun
Seninleyim Rockland’da
o görünmez nüktedanlığınla güldüğün
Seninleyim Rockland’da
aynı korkunç daktiloda büyük yazarlar olduğumuz
Seninleyim Rockland’da
vaziyetin ciddileştiği radyodan bildirilen
Seninleyim Rockland’da
 
kafatasındaki melekelerin zeka asalaklarını artık içeri sokmadığı
Seninleyim Rockland’da
Utika’nın evlenmemiş kadınlarının göğüslerinden karnını doyurduğun
Seninleyim Rockland’da
Bronx’un kartal bedenli kadınlarının vücutlarında kelime oyunlarıyla eyleştiğin
Seninleyim Rockland’da
Cehennemin dipsiz kuyularında asıllı bir pingpong maçını kaybettiğindendeligömleği içinde feryatlar ettiğin
Seninleyim Rockland’da
katatonik bir halde takıldığın piyanonun başında ruhun masum ve ölümsüzolduğunu donanımlı bir tımarhanede asla imansız ölmemesi gerektiğinisöylediğin
Seninleyim Rockland’da
elliden fazla elektroşokla ruhunun hac yolunda gerildiği çarmıhtan bedenine aslayeniden dönmeyeceği
Seninleyim Rockland’da
doktorlarını akıl hastalığıyla itham edip ulusalcı faşist Golgotha’ya karşısosyalist İbrani devrimi entrikaları çevirdiğin
Seninleyim Rockland’da
Long Islang göğünü yarıp insanüstü kabrinden çıkararak yeniden dirilteceğinkendi yaşayan insan İsa’nı
Seninleyim Rockland’dayirmi-
beş
-
bin çılgın yoldaşla hep bir ağızdan Enternasyonel’in son kıtasınısöylediğimiz
Seninleyim Rockland’da
Birleşik Devletleri öpüp sarmaladığımız çarşaflarımız altında o Birleşik Devletlerin alışkanlık yaptığı öksürüğüyle gece boyu bizi uyutmayacağı
 
Seninleyim Rockland’daSeninleyim Rockland’da
rüyalarımda üzerinde bir deniz yolculuğunun damlalarıyla yürüdüğünAmerika’da bir Batı gecesinde gözyaşlarınla otoyol kavşağındaki kulübemin
kapısına vardığın
San Francisco 1955–56